Öfke ve öfke kontrolü

Tıpkı diğer duygular gibi biyolojik ve fizyolojik değişimlerle beraber değişim gösteren öfke duygusu, çok hafif bir düzeyden klinik seviyede bir rahatsızlık oluşturabilecek seviyeye kadar farklı yoğunluklarda yaşanabilir. Türkçede kızgınlık olarak da tanımlanan öfke duygusu, insanların herhangi bir tehdit algıladığında ya da kabullenemeyeceği bir durumla karşılaştığında gösterdiği düşmanlık tutumudur. İnsanlar öfkelendiğinde gerek kimyasal gerekse de fizyolojik açıdan vücutlarında pek çok değişim görülür. Öfkelenen insanlarda tansiyonun yükselmesi, kandaki adrenalin seviyesinde artış, kalp atışlarının hızlanması, göz bebeklerinde büyüme, vücut ısısının artması gibi pek çok farklı durum gelişebilmektedir.

Oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan insan psikolojisi incelendiğinde, insanların öfkelenmesine neden olan ve gelişerek kavga etme düzeyine kadar varabilen durumların yaşanmasının bazı temel sebepleri vardır. Öfkelenen insanların neden bu tür bir davranış içine girdiği incelendiğinde, kişinin aslında kendisi için tehdit olan bir durumu ya da davranış biçimini durdurma çabası içinde olduğu görülür. Öfke kontrolü olarak adlandırılan ve kişinin öfke düzeyini belirli bir seviyenin altında tutmaya yönelik uygulamalar, kişinin tehdit olarak algıladığı davranışa ya da duruma farklı biçimde yaklaşmayı öğrenmesi üzerinedir.

Öfkelenen insanların psikolojisi incelendiğinde, bu insanların kızgın olduğu süre boyunca “olayları değerlendirme ve davranışlarını kontrol etme” yeteneklerini kaybettiği gözlemlenir. Öfkelenen insanların genellikle sorunların üstesinden gelememesinin temel nedeni de, muhakeme yeteneklerini kaybederek çözüm üretmek yerine daha da kompleks problemlere neden olabilecek davranışlar içine girmeye oldukça meyilli hale gelmesidir. Öfkenin neden olduğu duygusal ve fizyolojik tepkilerin düzeyini azaltmaya yönelik teknikler, daha yapıcı çözümler üretmek üzerinedir. Öfke kontrolünün temeli olan bu yapıcı çözümlerin ilk adımı, kişinin hem kendine hem de çevresindekilere zarar vererek “hiç bir şeyin üstesinden gelemeyeceğini” anlamasıdır.

Her insanın yaradılıştan gelen bazı temel özellikleri olduğundan, öfke kontrolüne yönelik uygulamalar da kişiden kişiye farklılık gösterir. Ancak tüm öfke kontrol tekniklerindeki temel mantık; öfkenin oluşmasına neden olan olayları engellemenin imkansız olduğu ve kişiyi öfkelendiren kişinin bir anda ortadan yok olmayacağı gibi konuların anlaşılmasıdır. Geçmişe giderek olayları değiştirmek imkansız olduğu için neden sonuç ilişkilerini sorgulamanın manasız olduğunu kavrayan kişi, insanları ve olayları değiştirmenin mümkün olmadığını kabullenerek öfkenin gerçekten de hiçbir şeyi çözmeyeceğini anlayacaktır.

Her insan bazı olaylar karşısında ne kadar sakin kalmaya çalışsa da öfkelenir ve bu durum da zaten psikiyatri uzmanları tarafından belirli bir dereceye kadar normal kabul edilir. Ancak öfkelendiğinizde “zaman kavramını yitiriyorsanız” ya da bu seviyeye gelmek üzere olduğunuzu hissediyorsanız, vakit kaybetmeden en kısa süre zarfında bir psikiyatri uzmanından yardım istemenizde yarar var. Zira öfkelenildiğinde zaman kavramının yitirilmesi, kişinin hayatının sonuna kadar pişmanlık duyacağı bazı hareket yaptığını dahi hatırlamamasına neden olabilir ve şüphesiz bu durumun çok ciddi ve hayati sayılabilecek sonuçları da olabilir.

Rahnansaika