NATO’nun kuruluş amacı

2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa ülkelerinin dev bir güç haline gelen ABD’nin desteğini alarak bir nevi kendilerini koruma altına almak için kurduğu NATO (North Atlantic Treaty Organization, Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü), Almanya’nın yeniden güçlü bir tedit olmasının engellenmesi ve Rusya’nın da komünist etkisinin kontrol altında tutulmasını sağlamayı hedefleyerek 1949 yılında hayata geçmiş bir projedir. Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’nda çok ağır bir yenilgi almasına karşın takit eden süreçte yeniden silahlanarak önemli bir güç haline dönüşme potansiyelinin olması ve bu süreçte Rusya’nın da Balkan coğrafyasındaki komünizm taraftarlarını tek bayrak altında toplaması, Avrupalı güç odaklarının bir karşıt güç oluşturma ihtiyacı hissetmesine neden olmuştur ki; NATO da bu amaca hizmet etmek için kurulmuştur.

NATO’nun kuruluş amacına dair yukardaki ibareler birer siyasi açıklama değil, 60 yılı aşkın süre içinde gelişen sürecin değerlendirilmesiyle ilişkili bir yorumdur. Zira Soğuk Savaş olarak bilinen ve dünyada Rusya ile ABD’yi karşıt iki güç haline getiren sürecin de dahil olduğu bu konu, birçok farklı güç odağının da dahil olduğu oldukça karmaşık bir bütündür. Savunma amaçlı birlik olunması, caydırma amaçlı askeri gücün korunması, tüm üyelerin bağımsızlığının garanti altına alınması, üye ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ve dünya barışının sağlanması gibi amaçları bulunan NATO; en çok 5. maddesiyle dikkat çeker. Zira NATO üyesi ülkelerin tamamının kabul ettiği 5. madde; NATO üyesi ülkelerden birine yapılan herhangi bir saldırının, tüm NATO üyesi ülkelere yapılmış bir saldırı olarak kabul edilmesini esas almaktadır.

Soğuk Savaş yıllarında Doğu Bloğu ülkelerine karşı kapitalist ülkelerin bir tampon görevi gördüğü yıllar, Komünist Rusya’nın yıkılmasının ardından günümüzde ortadan kalkmıştır. NATO’nun kuruluş amaçlarıyla ilgili oldukça fazla yorum bulunmakta ve ABD’nin stratejik üsleri elinde tutmasının sağlandığı söylenmektedir. Ancak çoğu insan bilmese de, NATO’nun temel prensiplerinden biri de ABD’nin Avrupa coğrafyasında askeri varlığının “gerekli” olarak karşılanmasıdır. Askeri gücüyle Avrupa’da ABD’nin varlığını korumasını esas alan NATO, bu şekilde herhangi bir tehdit halinde ABD’nin de bu sürece dahil olmasını sağlama amacına sahiptir. ABD’nin olaylara dahil olduğu gibi diğer üyelerin de gerekli olduğunda herhangi bir sürece dahil olabilme hakkına sahip olduğu unutulmamalıdır. Temel olarak tüm üye ülkelerin tek bir bütün gibi davranmasını esas alan NATO organizasyonu, gelişen süreç içinde daha da farklı misyonlar üstlenmiştir.