Haritacılık tarihi

Bilinen insanlık tarihinin ilk dönemlerinde dahi insanoğlunun yaşadığı bölgeyi ve çevresini tanımak, bu yerler hakkında daha fazla bilgi edinmek, elde ettiği bilgileri diğer insanlarla paylaşmak ve ihtiyaç olduğunda bu bilgileri yararı doğrultusunda kullanmak için haritacılık faaliyetleriyle ilgilendiği bilinmektedir. Arkeolojik bulgular doğrultusunda insanoğlunun İlk Çağ yıllarından bu yana farklı amaçlar uğrunda ve farklı teknikler kullanarak dünyanın birçok farklı bölgesinde haritalar çizdiği söylenebilir. Günümüzde haritacılık tarihinin bu uzun sürecine bakıldığında; İlk Çağ Haritacılığı, Orta Çağ Haritacılığı ve Yeni Çağ Haritacılığı olmak üzere insanoğlunun yürüttüğü haritacılık faaliyetlerini üç temel başlık altında incelemek mümkündür. Yeryüzü şekillerinin “belirli bir ölçek ve teknik kullanarak” kağıt üzerine aktarılması birçok farklı nedenden ötürü insanoğlu için büyük bir ihtiyaç olduğundan, dünyanın çok farklı bölgelerinde yaşayan toplamlar dahi birbirinden bağımsız olarak haritacılıkla uğraşmıştır.

Mezopotamya denince akla gelen ve bilimsel yöntem ışığında olayları değerlendiren modern tarihçilerin yazıyı bulduğunu kabul ettiği Sümerler, medeniyetlerin beşiği olan bu topraklarda haritacılık faaliyetlerinin gelişmesinde önemli bir role sahiptir. Benzer şekilde Asurlar, Babiller ve Akadların da bu gelişim sürecine büyük katkısı olmuştur. Bu dönem öncesindeki medeniyetlerin kullandığı teknikler ya da medeniyetlerin kendisi hakkında çok kısıtlı bilgi sahibi olunması, M.Ö. 4 bin öncesi döneme dair haritacılıkla ilgili faaliyetlerden bahsedilmesini çok zor bir hale getirir. Bu nedenle tarihçiler ve arkeologlar, insanoğlunun haritacılıkla 6 bin yıl kadar önce Mezopotamya topraklarında gelişmeye başladığını kabul etmektedir. Sümerlerin bilimsel çalışmalara olan katkısı yadsınamaz derece büyük olmasına karşın haritacılığın Babil topraklarında gelişim sürecine başladığı düşünülmektedir.

Babillerin kadastro işlemleri için çizmiş olduğu ve M.Ö. 4 binli yıllara tarihlenen belgeleri, tarih sürecinde insanoğlunun yürüttüğü haritacılık faaliyetleriyle ilgili bilinen en eski bulgulardan biridir. Tablet üzerine çizilen bu kadastro belgesi modern manada haritacılık tekniklerinin uygulanmadığı bir bulgu olsa da, haritacılığın ortaya çıkışına ışık tutmakta ve bu nedenle de medeniyet tarihi açısından büyük öneme sahiptir. Ayrıca bilinen insanlık tarihinin en gizemli ve aynı zamanda en önemli medeniyetlerinden olan Eski Mısırlılar da haritacılık konusunda oldukça geniş içerikli çalışmalar yapmıştır. Eski Mısır’da balçık üzerine çizilen ve M.Ö. 3800 civarına tarihlenen haritalarda Fırat Nehri resmedilmiş ve nehrin akış yönü dahi belirtilmiştir. Ayrıca günümüzde 5 bin yıl kadar önce Uzakdoğu’da Yu Kong’un bir Çin haritası çizdirdiği de bilinmektedir.