Fizyokrasi

Önceleri 18. yüzyılda Fransa’da kurulan bir okulun ismi olarak anılan “fizyokrasi” daha sonraları bu okul mezunlarının ortaya attığı yeni fikirler ile gelişerek bir felsefi düşünce haline gelmiştir. Fizyokrasi en basit tanımla, dünya üzerinde yaşayan tüm toplumların doğal kanunla yönetilmesi düşüncesidir. 18. yüzyıldan itibaren Avrupa coğrafyasına hakim olan felsefenin gelişmesi ile Fransa’da Fizyokrasi ismiyle bir okul açılmış ve bu okulun mezunlarına da “fizyokrat” denmiştir. Okulun açılmasına büyük katkılarda bulunan Dr. F. Quesnay’ın yazdığı “Tabi Kanun” isimli kitap, fizyokrasi düşüncesinin de temeli olarak kabul edilmiştir.

Felsefe alanında birçok çalışma yapan fizyokratların en çok etki alanın iktisat bilimi olduğu söylenebilir. Fizyokrasi akımı her ne kadar 18. yüzyılda kısa bir süreliğine parlamış olsa da, fizyokratların ekonomi konusunda geliştirdiği fikirler iktisat bilimini etkilemiştir. İktisadi düşünceleriyle yeni bir akım oluşturmayı başaran fizyokratların iktisadi çalışmaları günümüzde yükseköğretim kurumlarında okutulan bazı kitaplarda dahi yer almaktadır. Toplumu ekonomik üretim ve tüketime göre sınıflara ayıran yeni iktisadi düşünceler geliştiren fizyokratlar, servetin kökenini de üretim olarak tanımlamıştır.

Tarımsal üretim konusunda da birçok çalışma yayımlayan Fransız fizyokratlar, düşünce sistemlerinin merkez noktasına üretimi ve üretimin de temeline tarımsal faaliyetleri koymuştur. 18. yüzyıla kadar kabul gören genel iktisat teorisine şiddetle karşı çıkan fizyokratlar, soyutlama modelleri geliştirerek uluslararası ekonomiyi farklı bir perspektiften değerlendirmiştir. Ayrıca günümüzde yükseköğretim seviyesinde ekonomi alan tüm öğrencilerin aşina olduğu “util” yani fayda kavramını ilk defa fizyokratlar “ölçülebilen” bir değer olarak tanımlamıştır. Fizyokratların savunduğu bir diğer iktisadi görüş de, toplam fayda en yüksek değerde iken “marjinal faydanın” sıfıra yöneleceğidir. İktisat biliminin temel kavramlarından biri olan faydanın çeşitli formüllerde ölçülebilen bir değer olarak tanımlanmasını sağlayan fizyokratlar böylece günümüzde kabul gören iktisat teorilerine de katkı sağlamıştır.

Fizyokratlar iktisadi alanda birçok farklı çalışmaya imza atsa da, bilerek ya da tesadüfen yeni felsefi düşüncelerin de şekillenmesine neden olmuştur. Doğanın her zaman kendine ait bir dengesi olduğunu ve tüm olayların doğal süreç içinde bir düzene gireceğini düşünen fizyokratlar, böylece felsefi açıdan bir doğal denge düşüncesi geliştirmiştir. Tüm beşeri olayların eninde sonunda doğal süreç içinde bir denge haline geleceği varsayımını iktisadi teoremlerine de yansıtan fizyokratlar, doğal sürecin işleyişine dair farklı çalışmalar da yapmıştır. Fizyokrasi ülke ekonomilerinin de uzun vadeli olarak “kendi haline” bırakılması gerektiğini ve doğal sürecin eninde sonunda nihai dengeyi sağlayacağını savunur.

Rahnansaika