Teknolojinin ekonomiye katkıları

Bilgi ve deneyimle ilgili bir kavram olan teknoloji; ekonominin konusu olan mal ve hizmetlerin tasarlanması, geliştirilmesi, üretilmesi ve pazarlanması için gerekli olan tüm uygulamalardır. Tüm bu sürecin başarılı bir şekilde geliştirilmesi için bilgi ve tecrübe gerekmektedir. Bu deneyim ise insanlığın ortak mirası olarak kabul edilmektedir. Yüzlerce yıllık bir süreç içinde her bilim insanı teknolojinin gelişmesine ayrı katkılar sağlamış ve sonuç olarak günümüzde üretilen mal ve hizmetler için gerekli olan bilginin oluşması sağlanmıştır. Modern teknolojilerin üretim sürecini muazzam derecede hızlandırması, artan insan nüfusunun ihtiyaçlarının da buna paralel olarak artması sonucu gelişen doğal bir süreçtir. Zira milyarlarca insanın ihtiyaçlarını karşılamak için insan gücüyle üretimin yeterli olması söz konusu değildir.

Teknolojinin ekonomiye katkıları oldukça geniş bir alanda incelenmesi gereken bir konudur. Ülkelerin büyüme oranları ve kişi başına düşen gelirleri teknolojiyi kullanma becerileriyle doğru orantılıdır. Zira kişi başına düşen gelir değeri yüksek olan ülkelerin ekonomilerine modern teknolojileri başarılı bir şekilde entegre ettiği söylenebilir. Ancak diğer taraftan bakıldığında bu ülkeler aynı zamanda modern teknolojilerin geliştirilmesi için en çok harcama yapan ülkelerdir. Teknoloji ekonomik faaliyetlerin canlanması ve karlılık oranlarının artmasına yarar sağlasa da, bu sürecin gelişimi için hatırı sayılır bir kaynak ayrılması gerekmektedir. Bu sebepten ötürü teknolojinin uzun vadeli ekonomik etkileri hala iktisatçılar tarafından araştırılan bir konudur.

Teknoloji için yapılan araştırma geliştirme faaliyetleri, ülkeler için önemli bir giderdir. İktisadi anlamda bir büyümeden söz edilmesi için emek ve sermaye faktörlerinin, teknolojinin geliştirilmesi için yapılan harcamalarla kıyaslanması gerekir. Bu sebepten ötürü “açıklanamaz büyüme”, birçok ekonomist tarafından teknolojik gelişmelerin bir etkisi olarak kabul edilmektedir. Ancak bu durum kişi başına düşen gelir yüksek olan ya da bir başka değişle kendini “gelişmiş” olarak tanımlayan ülkeler için geçerlidir. Zira gelişmekte olan ülkelerde teknolojik araştırma ve geliştirme çalışmalarına önem verilmediğinden, bu ülkelerin iktisadi büyümelerinde teknolojik yeniliklerin etkisi bulunmamaktadır. Gelişmekte olan ülkeler teknoloji tabanlı yatırım yapmamakta bu nedenle de teknoloji ile ekonomi arasında bir ilişki bulunmamakta ya da yok denecek kadar az bir seviyede bulunmaktadır.

Son 50 yılda ABD ve Avrupa ülkelerinin liderliğinde yaşanan teknolojik dönüşüm, Çin’in de devreye girmesi ile ekonomi için önemli bir unsur haline gelmiştir. Kapitalist ekonomilerde sürekli dalga halinde olan talep, üretim süreçlerinde de teknolojik altyapıların kullanılmasını bir zorunluluk haline getirmiştir. Ancak teknolojik dönüşümün uzun ve kısa vadeli etkileri, nedenleri ve sonuçlarını tam olarak bugünden kestirmek oldukça zordur. Ancak yine de teknolojinin küresel pazarda “rekabet” gücünün artmasını sağladığı söylenebilir.