İşsizliğin nedenleri

Günümüzde yalnızca ülkemizin değil başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyanın en büyük sorunlarından biri olan işsizlik, insanların çalışmak istemesine rağmen iş bulamaması durumudur. Çoğu ekonomide 16 yaşın altındakiler potansiyel iş gücü olarak kabul edilmediğinden işsizlik grubu yetişkinlerden oluşur ve bu gruba da “işsizler” denir. Kapitalist ekonomilerin en önemli sorunu olan işsizlik, devlet politikalarının doğru belirlenmesi kadar dünya genelinde hakim olan ekonomik durumla da doğrudan ilişkidir. Bu nedenle ülke yönetimi stratejik planlamalar yapsa dahi küresel ölçekte yaşanan ekonomik buhranlar da işsizlik oranının artmasına neden olabilmektedir.

Cari ücret seviyesinde çalışmak istediği halde ekonominin yeterli iş imkanı sunamaması nedeniyle işsiz kalan insanlar, ülke ekonomisinin son derece olumsuz bir şekilde etkilenmesine neden olduğundan işsizlik sorunu iktisat biliminin temel inceleme alanlarından biri haline gelmiştir. İktisadi olarak “işsizlik oranı” tanımı kullanıldığında, ülke ekonomisinde çalışan nüfus ile işsiz nüfusun birbirine oranlanması ile elde edilen toplam iş gücü değeri kast edilmektedir. İşsizlik oranı farklı ülkelerde değişik yöntemlerle hesaplansa da genel olarak ülkedeki işsiz miktarının toplam iş gücüne bölünmesi ve elde edilen değerin “100” ile çarpılmasıyla bulunur; İşsizlik oranı = (İşsiz miktarı / toplam iş gücü) x 100.

İşsizlik nedenleri arasında sayılabilecek en önemli nedenlerden biri olan “eksik istihdam”, ülkenin ekonomik gücünü tam verimle kullanamamasıdır. Uzun vadede işsizlik dışında birçok farklı soruna da neden olabilecek eksik istihdam, eğitimli bireylerin hak ettiğinden daha az ücretle çalışmasına neden olmaktadır. İşsizlik korkusu ile insanların donanımlarını kullanmalarına gerek olmayacak “daha basit” işlerde çalışması diğer insanların ilgili pozisyonlarda iş bulamamasına neden olabileceğinden, ülkenin işsizlik oranı daha da yükselir. Yeteneği ve eğitimi olduğu halde herhangi bir yetenek veya eğitim gerektirmeyen gerek tam zamanlı gerekse de yarı zamanlı(part-time) işlerde çalışan insanlar, ülke ekonomisinde eksik istihdam sorunu yaşanmasına neden olur.

Ülke ekonomisinin işsizlik sorunundan etkilenmemesi için doğru ekonomik politikalar yürütülmeli ve her bireyin kapasitesine göre iş bulabileceği ortam hazırlanmalıdır. Bireylerin donanımlarını tam olarak kullanabileceği iş imkanlarının yaratılmasının ardından çalışan maaşlarının da hak edilen seviyeye getirilmesi gerekir. Böylece her bireye kendi kapasitesine göre iş imkanları sunulacağından ve bireyler çalışmalarının karşılığını “layığı” ile alabileceğinden işsizlik sorunu da büyük oranda önlenir. İşsizlik oranının yüksek olduğu ülkelerde patronlar işçilere göre çok daha yüksek bir sosyal konuma sahip olduğundan, bu durum birçok olumsuz sosyokültürel etkinin belirmesine neden olmaktadır.