Göremediğimiz ışık türleri

Manyetik alanlar ve kompleks elektrik alanlarından oluşan elektro manyetik dalgalar, dalga boylarına göre çeşitli isimler alır. İnsan gözü tarafından algılanan yani görülebilir ışık olan kaynaklar, dalga boyunun oldukça küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Zira öremediğimiz ışık türlerinin görünen ışıktan çok daha geniş bir alanı kapsadığı söylenebilir. Zira ışığın kendisi, dalga boyuna göre değişik renklere sahip olur. Kırmızıdan başlayarak maviye kadar uzanan ışık tayfının “morötesi ile kızılötesi arasında kalan kısmı” insan gözü tarafından algılanabilir. Işığın sahip olduğu farklı dalga boylarının temel olarak 7 çeşit ışınıma sebebiyet verdiği söylenebilir. Bunlar; Gama ışınları, X ışınları, Morötesi, görülebilir ışık, Kızılötesi, mikrodalga ve radyo dalgalarıdır.

Radyo dalgaları kendi içinde uzun ve kısa olmak üzere ikiye ayrılır. FM ve AM olarak radyo kanalları tarafından kullanılan radyo dalgalarının haricinde uzun radyo dalgaları da bulunmaktadır. Göremediğimiz ışık türleri insan hayatına etki etmek, insan farkında olmasa da doğanın her bölgesinde varlığını sürdürmektedir. İnsanlar yalnızca gözün algılayabildiği elektromanyetik dalgaların farkına varabilir. Ancak ışık olarak tabir edilen bu algılanabilir elektromanyetik dalgalardan çok daha yüksek ve düşük frekanslara sahip ışınımlar da bulunur. Temelde ışık; kırmızı, mavi ve yeşil olmak üzere 3 ana renge sahiptir. Bu üç rengin karışımı ile diğer tüm renkler oluşmakta ve üçünün bir araya gelmesi ise “beyaz” rengi oluşturmaktadır.

Prizmalar üzerinde deneyler yaparak ışığın üç ana renginin bulunduğu ve bu üç renk kullanılarak diğer tonların oluşturulabileceğini ilk defa bilim tarihinin en önemli isimlerinden biri olan Isaac Newton bulmuştur. Newton “Optik” isimli eserinde ışığın bu üç rengi hakkında geniş açıklamalarda bulunmuş ve ayrıca bu üç ana rengin karışımı ile beyaz rengin elde edildiğini söylemiştir. Newton prizmaların renkleri ürettiğine dair inançları tamamen yıkmış ve güneş ışığının “zaten tüm renkleri barındırdığı” ve kullanılan prizmanın farklı renkleri filtrelemeye yaradığını ortaya koymuştur.

  • İnsan gözünün ışığı ve renkleri algılaması

İnsan gözü cisimleri üzerinden yansıyan ışık sayesinde algılar. Beyinde “görme” adı verilen tanımlamanın yapılması için gözden gelen elektrik sinyallerine ihtiyaç vardır. Nitekim yukardaki prizma örneğinde olduğu gibi güneş ışığı tüm renklere sahip olsa da, her cisim yalnızca belirli ışık tayflarını yansıtır ki bu şekilde insanlar çevreyi renkli görür. Güneş ışınları cisme tüm renkleri barındırarak gelir ve cisim prizma örneğinde olduğu gibi bazı renkleri filtre ederek insan gözüne sadece belirli bir tayfın ulaşmasını sağlar. Görülebilir ışık olarak adlandırılan ışık tayfındaki tüm renkler, üzerlerine düşen ışığı yansıtmalarına göre oluşur. Retina gelen ışığa göre farklı sinyalleri beyne gönderir ve görme olarak adlandırdığımız işlem beyin tarafından sadece bu elektrik sinyallerinin formatına bakılarak oluşturulur.