Emperyalizmin anlamı

Tarih boyunca birçok düşünürün karşı çıktığı ve çoğu zamanda kitlesel boyutta direnişe neden olan emperyalizm, yine de İlk Çağ’dan günümüze kadar birçok devlet ve grup tarafından ısrarla uygulanmıştır. Basit bir anlatımla emperyalizm; bir toplumun veya bir devletin başka bir millet ya da devlet üzerinde hakimiyet kurması ve hakimiyet altına alınan devlet ya da milletin tüm kaynaklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasıdır. Tüm emperyalist ülkeler, üzerinde hakimiyet kurdukları toplumların veya devletlerin kaynaklarını kendi çıkarları için kullanmayı bir “hak” olarak görür.

Emperyalizmin benmerkezci düşünce biçiminin uygulanma biçimi de diktatörlük olarak tarih sahnesinde defalarca görülmüştür. Diktatörlük gücünün tamamen keyfe keder bir şekilde bencil çıkarlar doğrultusunda kullanılması ve böylece diğer toplumların zarara uğratılması manasına da gelen emperyalizm, kısaca “keyfi yönetim uygulamaları” olarak dahi tanımlanmaktadır. Şüphesiz dünya tarihine “emperyalizm” kelimesini ve yüklendiği anlamları kazandıran ülkeyse İngiltere’dir.

Çok uluslu ve yayılmacı bir politika izleyerek “Britanya Krallığı” adı altında dünyanın birçok yerin sömürgeleştirme faaliyetleri yürüten İngilizler, böylece 19. yüzyılın başlarından itibaren ilk emperyalist düşüncelerin de şekillenmesini sağlamıştır. Herhangi bir ülkenin topraklarını genişletmek için diğer ülkelerin kaynaklarından baskı sonucu faydalanması ve baskı altında bırakılan toplumun tüm üretiminin, işçi gücünün ve doğal kaynaklarının bu amaca hizmet için kullanılması, emperyalizmin savunduğu temel idealardan biridir.

Ayrıca emperyalizmin anlamı içerisinde toplumların “keyfe keder” bir şekilde vergilendirilmesi ya da Orta Çağ’da feodal zihniyet ile yönetilen Avrupa coğrafyasındaki ismiyle “haraca bağlanması” da yer alır. Emperyalist güç üzerinde hakimiyet kurduğu devletin veya toplumun çeşitli gelirlerinden de kendine pay çıkartarak, toplumun kaynakları dışında doğrudan geliri üzerinden de fayda sağlar. Tüm bunların ötesinde emperyalizmin anlamı içerisinde sosyokültürel açıdan incelenmesi gereken unsurlar da bulunmaktadır.

Emperyalizm ile farklı ülkelerin yeraltı kaynaklarından, emeğinden ve kazancından faydalanmak için yapılan çalışmalar kadar kültür aşılamak için de geniş içerikli çalışmalar yürütülmektedir. İşgalci ülke, hakimiyet altına aldığı topluluğun ya da devletin kültürünü değiştirerek kendi kültürünü aşılamak için geniş içerikli çalışmalar yürütür ve böylece kültür erozyonu olarak bilinen olay gerçekleşir. Tüm bu aşamaların ardından emperyalist güç etkisi altına aldığı toplumu, eskiden olduğu gibi gerçek anlamıyla köle ya da günümüzdeki anlamıyla “bilinçsiz köle” haline dönüştürür ve tamamen kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirir.