Astronomi tarihi

Gökbilim olarak da isimlendirilen astronomi bilimi; uzayın yapısını, fiziksel ve kimyasal özelliklerini, gök cisimlerinin oluşumunu, gezegenlerin oluşum ve gelişim süreçlerini, yıldızların yapısını ve evrenin kökenini araştıran, gözlem ve araştırma üzerine kurulu oldukça kompleks bir bilim dalıdır. Yörüngesel cisimlerden günümüz insanının sahip olduğu medeniyet seviyesi ile açıklanması mümkün olmayan sistemlere kadar son derece geniş bir inceleme alanı olan astronomi, bilinen insanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren insanoğlunun yakından bilgilendiği bir bilim dalı olmuştur. Antik Yunan medeniyetini kendine ata olarak benimseyen ve natüralist bir perspektiften insanoğlunun gelişimini Evrim Teorisi çerçevesinde ele alan Avrupa kökenli modern bilimin “ilkel insan” olarak tanımladığı tarih öncesi medeniyetler dahi gökyüzündeki parlak yıldızları merak etmiş ve hayret verici kesinlikte hesaplamalar yaparak evreni anlamaya çalışmıştır.

Eski Yunanca “yıldızların kanunu” manasına gelen astron ve nomos kelimelerinden türeyen bir tabir olan astronomi biliminin günümüzde araştırma yapan arkeologlar tarafından yapılan incelemeler sonucunda binlerce yıldır insanın yakından ilgili olduğu bir alan olduğu saptanmıştır. Antik Çağ’da dahi gökcisimleri ve güneş sistemi ile yakından ilgili olan insanoğlu, arkasında bıraktığı kayıtlar ile günümüzün “modern insanını” hayrete düşürmektedir. İçinde yaşadığımız teknolojiye bağımlı dünyamız binlerce yıl önce herhangi bir “ışık kirliliğine” maruz kalmadığından, Antik Çağ insanları çıplak gözle dahi son derece detaylı incelemeler yapabilmekteydi. Şüphesiz bu durum Antik Çağ insanlarına son derece büyük bir avantaj sağlamaktaydı. Çoğu bilim insanı, Antik Çağ’da çıplak gözle yapılan gözlemlerin sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan ışık kirliliği nedeniyle günümüzde yapılmasının imkansız olduğunu düşünmektedir.

İnsanoğlunun medeniyet seviyesinin gelişme süreci içinde astronomi bilginlerinden bahsederken, gerek bilinçli bir şekilde gerekse de yazılı kaynakların yetersizliği sebebiyle yaşamış olan birçok bilginin günümüzde adının dahi bilinmediği de unutulmamalıdır. Ancak bilinen insanlık tarihi incelendiğinde astronomi üzerine çalışmalar yapan en gelişmiş medeniyetlerin Sümer, Hint, Maya, Toltek, Çin, Zapotek ve Mısır medeniyetleri olduğu söylenebilir. Güneş ve dünyamızın hareketlerine göre oluşturulan 27 takımyıldızlı ve 13 bölümlü “zodyak” sisteminin binlerce yıl öncesinde kullanıldığı da bilinmektedir. Özellikle günümüzde “farklı sebeplerden ötürü” insanlar farkında olmasa da, Orta Çağ’da Avrupa’da başlayan astronomi çalışmaların büyük bir bölümü İslam bilginlerinin eseridir. Zira bu dönemde İslam coğrafyasında yaşayan ve astronomi konusunda gerçek anlamda kapsamlı çalışmalar yapan birçok bilginin eserleri önce Avrupa’ya getirilmiş ve daha sonrada Latinceye çevrilerek Avrupalı bilim insanları için bir kaynak olmuştur.

İçinde bulunduğumuz dönemde birçok astronomi buluşunun Avrupalı bilim insanları tarafından yapıldığından söz edilse de, Avrupa’nın “karanlık çağı” olarak nitelendirilen Orta Çağ yıllarında bilim insanlarının yazdığı eserlerde “alıntı yaptıklarını belirtmek” gibi bir alışkanlığı olmadığı da aşikardır. Diğer pek çok bilim dalında olduğu gibi astronomi üzerine eserler yazan birçok İslam bilginin eserin Avrupalı bilim insanları tarafından herhangi bir alıntı ibaresi belirtilmeden kullanılmış ve bu nedenle günümüzde kabul gören bilim tarihi de bu yönde şekillenmiştir. Avrupa’da değişim rüzgarlarının estiği Rönesans sürecinde Kopernik, Galileo, Kepler gibi isimler astronomi biliminin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.