Kıta Kayması Teorisi

Kıta ve okyanus havzalarının yatay hareketler sonucu sürüklenmesi ve yer değiştirmesiyle günümüzdeki kıtaların ortaya çıktığına dair düşünceler, bilinen insanlık tarihinin oldukça eski dönemlerinden beri birçok insanın kafasını kurcalamıştır. Farklı toplumlarda kıta kaymasına yönelik fikirler gelişmiş olsa da, 18. yüzyılın sonlarından itibaren bu düşünceler yüksek sesle söylenmeye başlamıştır. Alman doğa bilimci Alexander Von Humboldt tarafından Güney Amerika Kıtası’nın aslında Afrika’dan koptuğunun söylenmesiyle başlayan tartışmalar, yıllar içinde farklı teorilerle geliştirilerek günümüze kadar gelmiştir.

Günümüzde Atlas Okyanusu olarak adlandırılan taşküre levhalarının geçmişte birbirine çok yakın hatta birleşik olduğunu öne süren Humboldt, o dönemde fazla takipçi bulamasa da takip eden yıllarda teorisini destekleyen başka bilimadamlarının da desteğini aldı. 20. yüzyılın başlarında Fransız bilimadamı Antonio Snider, Kuzey ve Güney Amerika’daki kömür yataklarının Afrika’daki kömür madenleriyle benzer özellikler gösterdiğini söyledi. Snider bu iki kömür cinsinin ve ilgili bölgede bulunan bitki örtüsünün büyük oranda birbiriyle benzerlik gösterdiğini iddia ederek, Humboldt’un teorisini destekledi.

1908 yılına gelindiğinde ABD’li bir bilimadamı olan Frank Taylor da Humboldt’un düşüncelerini destekleri ve dünyadaki birçok sıradağın, kıtasal hareketlilik sonucu yer plakalarının birbirlerine çarpmasıyla meydana geldiğini iddia etti. Bu yıllarda dünya genelinde birçok araştırmacı, çevre bilimci ve bilim insanı ortaya farklı düşünceler atsa da, bu konu hakkında gerçek anlamdaki ilk çalışmayı Alman meteorolog Alfred Wegener’in yaptığı söylenebilir. Wegener uzun yıllar boyunca yaptığı jeolojik araştırmalar sonucunda yerkürenin binlerce yıl önce birleşik olduğunu ve dünya yalnızca tek bir kıta olduğunu ileri sürdü.

Wegener tarafından ortaya atılan tek kıta iddiası bazı bilim çevrelerinde şiddetli tartışmalara neden olurken, binlerce yıl önce var olduğu ileri sürülen bu tek kıtaya “Pangaea” ismi verildi. Wegener’ın teorisi zamanla geliştirildi ve günümüzden yaklaşık olarak 200 milyon yıl kadar önce dünyadaki kıtaların Pangaea’dan ayrıldığı söylenmeye başlandı. Günümüzde modern bilimin kullandığı teknolojik aletlerle yeryüzünün 250 milyon yıl önceki hali bilgisayarlardaki modelleme programlarıyla oluşturulabilmekte ve ilk olarak Humboldt tarafından ortaya atılan bu tek kıta iddiasını doğrulamaktadır. Tetis adı verilen tek okyanusun yer aldığı 250 milyon yıl önceki dünyada, tek bir kıta olduğu ve tektonik hareketlilik sonucunda günümüzdeki kıtaların bu “anakaradan” ayrıldığı düşünülmektedir.