Cesaretinizi arttırmanın yolları nelerdir?
Herhalde insana verilen en büyük mefhum cesaret. O olmasa kimse evinden işine bile gidemez. Ama kiminde evinden çıkıp, işine gideceği kadar olsa da, buna sahip olmayanlarda var. Çünkü cesaret korkuyla beslenir. Eğer insanlar da en büyük endişe ve korku yaratan açlık durumu yaşanmayacak olsa, kimse evinden çıkmaz, kendini zorlamaz, tembellik yapar ve atıl kalırdı. Ancak açlık korkusu, insanı hayat mücadelesinde bazı engelleri aşmasına sebep oluyor. Bu da cesaretin bilmeden gelişmesine ve normal bir düzeye her insanda gelmesine sebep oluyor. Yani bir kişi için okula gitmek, işe gitmek, bankaya fatura ödemeye gitmek, cesaretin verdiği bir durum. Bunlar hayatın işleyişleri arasında cesaret addedilen hareketlerden çıkmış, olağan bir durum olarak nitelendirilmiştir. Çünkü her kesi yaptığı, yapabildiği pek takdire şayan bir durum izah etmez.
Buradan anlaşılacak durum, nasıl tedrici bir modelle, cesaretimiz bu gibi ufak işlerde meleke haline geldiyse, diğer büyük işlerde de, meleke durumuna gelebilir. Sadece tıpkı yukarıda işlerin olağan vaziyetleri gibi, üzerlerine tekrarlarca gidebilmek gerekir. Eğer önünüzde bir korku var ve siz bunu cesaretsizliğinizden dolayı aşamıyorsanız, kendinizi üzmeyin. Sadece korkunuzun size yaşattığı muhtemel sorunları tasarlayın. Bu sorunların hayatınıza getireceği aksiliklere odaklanın. İş bu nokta sizin cesaretinizi artırmanıza sebep olacak. Çünkü burada, cesaretsizlik ettiğiniz problemi gözünüzde büyütmek yerine, o problemi halletmediğiniz takdirde doğacak olan sorunların hayatınıza getireceği yükü düşünüyorsunuz. Bu da sizin o işi yapmanız için binlerce sebebi ortaya koymanız anlamına geliyor.
Eğer çok düşünür, çok plan yapar ama harekete geçemezseniz de, şüpheleriniz ve korkularınız daha girifar bir hal içerisinde sizin cesaretinizi kırabilir. Problemi çözmeye odaklı düşünceler yerine, problemden kaçmaya, ona neden varamadığınız hakkındaki olumsuz kriterli düşüncelere kendinizi odaklarsanız, cesaretiniz her zaman aynı düzeyde kalır.
Bir araştırma, insanda var olan kaygıların yüzde 92’inin boş olduğunu, gereksiz olduğunu yazar. Söz konusu araştırmada şu şekilde bir bölümleme yapıyor. Kaygıların yüzde 40 kadarı asla gerçekleşmez, yüzde 30 kadarı geri kamıştır, yüzde 22’si ise, anormal bir durumdur. Yani hepsi boş ve gereksizdir. Yüzde 8’lik kısım ise, korkularınızdır, düşünüldüğü zaman yüzde 8’lik bir korkunun hayatınızı ipotek altına alması, ne kadar da acı bir durum, değil mi?