Palyaçoluk

3.500 yılı aşan bir tarihe sahip olan palyaçoluk günümüzde ülkemizde bir sanat faaliyeti olarak anılmasa da, dünyanın birçok ülkesinde büyük ilgi görmektedir. Saraylarda “soytarı” olarak görev yapan palyaçolar özellikle Orta Çağ’dan itibaren Avrupa coğrafyasının ilgi çeken figürleri arasına girmiştir. Palyaço kelimesi Türkçede; sergilediği performans ile izleyicileri güldüren ve eğlenmelerini sağlayan, absürt giyimli, yüzü aşırı miktarda boyalı oyuncu anlamında kullanılmaktadır. Bu kelime, İtalyanca “Pagliaccio” kelimesinden dilimize palyaço olarak girmiştir.

Komik tiplerini absürt giyim ve makyaj ile destekleyen palyaçolar, gerçek üstü kıyafetler ve aksesuarlar kullanılır. Renkli peruklar, çok farklı biçimlerde makyaj, anormal derecede büyük ayakkabılar ve ilgi çekecek kadar garip olan kostümler kullanan palyaçolar, sanat akımında “grotesk” olarak adlandırılan bir akımı temsil etmektedir. Palyaçoluk binlerce yıldır saraylardan panayırlara, özel davetlerden halka açık oyunlara kadar çok değişik alanlarda ve farklı coğrafyalarda yapıldığından, sanatçıların gösterilerinin içeriği de büyük oranda farklılıklar gösterebilmektedir.

Fiziksel performansın muazzam derece önemli olduğu palyaçoluğun kendine has bir eğitimi olduğu da söylenebilir. Bazı ülkelerde eski dönemlerden gelen alışkanlıklar dahilinde palyaçolar çeşitli sihirbazlık ve hokkabazlık numaraları da yapmaktadır. Bu tür sihirbazlık ve hokkabazlık numaralarının seyirci karşısında kusursuz biçimde yapılabilmesi ve böylece arzu edilen etkinin yaratılabilmesi için palyaçonun uzun süre boyunca gösterisi üzerinde çalışması gerekebilir. İnsanları güldürmek için çok çeşitli numaralar yapan palyaçoların fiziksel manada da belirli bir düzeyde olması önemlidir.

Japon kültüründe “Kabuki” olarak geçen, Fransız kültüründeyse “Pandomim” adıyla tanınan farklı sanat stillerinin bir harmanı olarak da yorumlanabilen palyaçoluk, Osmanlı tarihinde de farklı şekilde yorumlanmıştır. Sarayda padişahı ve konuklarını güldürmek için çeşitli gösteriler yapan ve “dalkavuk” ismiyle tanınan sanatçıların da bir nevi palyaço olduğu söylenebilir. Tarihçilerin araştırmaları doğrultusunda ilk palyaçoluk gösterilerinin Antik Yunan’da sokaklarda yapıldığı belirlenmiştir. İtalyan sokak tiyatrosunda da izleri görülen palyaçoluk, farklı coğrafyalarda değişik türlerde gelişmiş ve günümüze son derece değişik türlerle gelmiştir.

Dayak yemekten sürekli düşmeye, komik hareketler yapmaktan ıslanmaya, şaşkınlık yaratacak derece tuhaf olayların merkezin yer alan palyaçolar için bu durumların tamamı normaldir. Özel davetler, doğum günleri, partiler ve eğlenceler dışında sokaklarda da sergilenebilen bir sanat olduğu için palyaçoluğun halk ile bütünleşmiş bir gösteri olduğu söylenebilir. Ayrıca palyaçoların çocuklar tarafından en çok beğenilen ve her zaman ilgi ile takip edilen gösteriler düzenlemesi de, halk tarafından bu sanatçıların sevilmesini sağlamıştır.