Sömürgecilik nedir?

Sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi açılardan oldukça geniş bir anlamı olan sömürgecilik, ayrıca din nedenlerle de ele alınabilecek kapsamlı bir konudur. Bir devletin herhangi bir devlet, topluluk ya da gruplar üzerinde siyasi ve ekonomik egemenlik kurması veya kurmak için çalışmalarda bulunması olarak en basit şekilde tanımlanabilecek sömürgecilik, bilinen insanlık tarihinin oldukça eski zamanlarından beri var olmuştur. 13. yüzyıldan itibaren Avrupa toplumlarının kendilerine yeni “kaynaklar” aramak için büyük bir yarışa girmesiyle hızlanan bu sömürgecilik faaliyetleri, yakın geleceğe kadar sürmüş ve bazı insanlara göre günümüzde “şirketler” aracılığı ile farklı boyutlarda da sürdürülmektedir.

Sömürgeci devlet egemenliği altına aldığı topluluğun doğal kaynaklarına , ticari pazarlarına ve iş gücüne el koyarak, bu güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda kullanılmasını sağlar. Tarihsel süreç içerisinde birçok sosyolog tarafından “emperyalizmin” yerine kullanılan bir kelime olan sömürgecilik, kontrolün elde tutulmasına ve toplumlar üzerinde bir baskı kurulmasına bağlı olarak farklı anlamlarda da kullanılabilir. Egemen devletin kendi kurduğu sistemi yaygın hale getirmesi ve başka toplumlara da kabul ettirmesi manasına gelen sömürgecilik, dini yaymak için de bir araç olarak kullanılmıştır.

Egemen devletin baskı yolu ile kontrolünü ele aldığı toplumlardan kendini daha üstün bir seviyede görmesi, sömürge olan halkın bir takım yaptırımlara da maruz kalmasına neden olur. Halkın kendi yönetim iradesini kendisinin seçmesi olan demokrasi ile taban tabana zıt olan sömürgecilik sistemi, daha ziyade ekonomik ve askeri açıdan fazla gelişmediğine inanılan toplumları hedef alır. Gelişmiş ya da gelişmekte olan devletlerin kendi halklarının refah seviyesini daha da yükseltmek için uyguladığı sömürgecilik faaliyetleri, toplumların baskı altında tutularak egemen devlet için çalışmasını da sağlar.

Tüm bunların haricinde Orta Çağ’ın cahiliyetinin etkisinde tamamen çıkamayan Avrupa toplumlarında bilhassa kiliselerin halk üzerindeki etkisi kullanarak “uydurulan” bir takım bilimsel ve dini teoriler, bu devletlere hakimiyet kurma hakkını da vermiştir. Bu şekilde dini inançların sömürülmesiyle sömürgeciliğe bir dayanak sağlayan Avrupa toplumları, Yeni Dünya Amerika’nın da keşfedilmesiyle birlikte sömürgecilik faaliyetlerine Afrika dışında da büyük bir iştahla devam etmiştir. Ayrıca birçok sözde siyasi teoriler ile büyük devlet olmanın şartlarından birisinin de, sömürgelere sahipliği olduğu da uzun zaman boyunca sert tutumlarla savunulmuştur.