Kuran-ı Kerim meali meselesi

Kuran-ı Kerim İslam dininin ana kaynağıdır. İslam hükümlerinin çıkarıldığı ana kaynak olan Kuran-ı Kerim, onu hakkıyla anlayan Peygamber Efendimiz (S.a.v) tarafından mealcilikaçıklanmıştır. Bu açıklamalar fiilen, kalen, halen açığa çıkmıştır. Dolayısıyla İslami hükümlerin şekil almasında Peygamber efendimizin her türlü eylemi de dikkate alınmıştır. O nedenle İslami hükümlerin ikincil kaynağı sünnet olmaktadır. Bundan sonra İslami hükümlerin üçüncü kaynağı olarak İcma kabul edilmiştir. İcma kısaca şudur: efendimizin sohbetlerinde yetişmiş olan ashabı kiramın meseleler hakkında ki görüşlerine verilen isimdir. Bundan sonra İslam dininin kaynağı kıyas olmuştur. Burada dikkat edilecek husus tüm İslami kaynakların ana vücudunu Kuran-ı Kerim ve Sünnetin oluşturmasıdır.

İslami kaynaklardan çıkarılan hükümlerin hepsine fıkıh denir. Böylece fıkıh, bir Müslüman’ın dinini öğrenebileceği en sahih yoldur. Çünkü bir Müslüman Kuran-ı kerime bakarak, hadis-i şerifleri okuyarak, icmaları kontrol ederek, kıyas yaparak dini bilgilerini öğrenemez. Tüm bunları yapabilmek için müçtehit olmak gerekir. Kuran-ı Kerim hakkında geniş malumatlara sahip olmak gerekir. Hadis usulünü, Fıkıh usulünü, kıyasın kanunlarını bilmek gerekir. Günümüz de bir Müslüman bunlara vakıf olamayacağı için dinini en güzel yoldan öğreneceği kaynak ilmihal kitaplarıdır. Ancak bazı ilahiyat profesörleri bir gaflete düşmüşlerdir. Bu gaflet hem kendilerini yakıyor. Hem de başkalarını yakacak bir afete dönüşebiliyor. Mealciler denilen bu kesim, İslam alimlerinin İslami hukuka bağlı kalarak Müslümanların selameti için çıkardıkları, bir araya getirdikleri fıkıh literatürünü yok sayıyorlar ve bu alimleri zem ediyorlar. İslam da tek kaynağın Kur’an olduğunu söyleyerek, fıkhın yani İslami yaşam kanunlarının Kuran-ı Kerimden mahsus olmadığı iftirasını atıyorlar.

Bir Müslüman Kuranın sadece birincil anlamını bulabileceği meali okuyarak, İslam da ki dini kuralları öğrenemez. Bunu yapmaya çalışan kimselerde öğrenememişlerdir. Çünkü Kuranı en iyi anlamda anlayan ve yaşayan Peygamber efendimizdi. Bu sebeple hadis-i şerifler olmadan, ashabı kiram efendilerimizin icması olmadan İslami hükümler tam anlamıyla yaşanamaz. İslamiyet’in içini boşaltmaktan başka bir durumu karşılamayan bu mealcilik akımına karşı bilinçli olunmalıdır.