Karma felsefesi

Karma felsefesi olarak tanımlanan düşünce sistematiği tek bir inanç sistemini değil, birçok farklı inanç ve düşünce sistemini derinden etkileyen anlamlar bütünü haline dönüşmüştür. Başta Budizm, Hinduizm, Sihizm, Teozofizm ve Jainizm olmak üzere çoklu inanç sistemlerinin temelinde yatan karma düşüncesi, aslında modern bilimin temeli olarak kabul edilen termodinamik yasaları ile bizzat çelişen bir sistematiğe sahiptir. Zira karma inancında kişinin evrendeki sonsuz döngü içinde bir yolculuğa çıktığına inanılsa da, bilimsel olarak evrenin kendisinin sonsuz olmadığı ve bir başlangıcı olduğu gibi bir gün sonunun da geleceği bilinmektir. Bu şekilde bilim ışığında ve akıl yürütülerek karma felsefesine yaklaşıldığında, söz konusu sonsuz döngü diye bir şeyin olmadığı ve sistem içinde bizzat adaletsizlik olduğu sonucu ortaya çıkar.

Farklı kültürlerde karmik plan, karmik telafi, karma yasası veya kanunu gibi değişik tabirler ile söz edilen karma felsefesi, aslında Budist ve Hindi felsefesinde olan bir kavramdır. Yani bir başka değişle karma felsefesi tabirini kullanmak yanlıştır çünkü bu sistematik kendi başına bir felsefe değil, Budizm ile Hinduizmin zaten olan öğretilerinin bir parçasıdır. Karma düşünce sistemine inanan bir kişi farkında olmasa da, aslında Budist ya da Hindu inancına dahil olan bir düşünce yapısını benimsemiş olmaktadır. Budizm ve Hinduizm inançlarından türeyen karma kavramını en basit tanımla açıklamak gerekirse; gerek fiziksel gerekse de zihinsel tüm eylemlerinin bir sonucu olduğu ve insanoğlunun ne yaparsa yapsın bu fiziksel ve zihinsel sonuçlardan kaçamayacağıdır. Karma düşüncesinde kişinin fiziksel ve zihinsel eylemleri bu yaşamını etkileyebileceği, diğer yaşamında da etkisini gösterebilir.

Budist ve Hindular tarafından kullanılan bir kavram olan karmanın işlevselliğini eleştiren bilimadamları ve filozoflar, en başta her eylemin bir sonucu olmasını ve bu sonuçların eninde sonunda kişiye etki edeceğini eleştirmiştir. Zira kişinin bu yaşamında yaptığı eylemlerin bazı durumlarda bu yaşamında etkili olmaması, etkinin hangi yaşamsal döngüne hissedileceğini ve bu döngü sisteminin neye göre belirlendiğinin ciddi şekilde eleştirilmesine neden olmuştur. Bu tür eleştirilerin karşısında duran Budist ve Hindular, gerçekleştirilen eylemlerin bu yaşama etki etmemesi halinde muhakkak bir sonraki yaşamda kendini göstereceğini iddia eder.

Karma sisteminde kişinin ruhsal bedeninin sonsuz döngü içinde sürekli dolaştığının söylenmesi, evrenin de sonsuz olmaması sonucuyla doğrudan çelişir. Zira evrenin kendisi sonsuz olmadığından bu döngüsel hareketin de başladığı bir zaman dilimi olması gerekir ki, entropi yasalarından bilindiği kadarıyla başlayan her şeyin de bir sonu olacaktır. Bilim adamları termodinamiğin en önemli inceleme alanlarından biri olan entropi ile ilgilenerek Büyük Patlama(Big Bang) Teorisi’ni geliştirmiş ve böylece evrenin 13 milyar yıl önceki başlangıcını bulmuştur. Bu hesaplamalar göre evrenin de bir gün sonunun geleceği bilimsel olarak kabul edilen bir gerçektir ki, bu durumda gerek Budizm gerekse de Hinduizmdeki karma sisteminin tamamen “gerçekdışı” olduğunu kanıtlar.