Genel Görelilik Kuramı

1916 yılında bilim tarihinin tartışmasız en ünlü isimlerinden, belki de en ünlü ismi olan Albert Einstein tarafından ortaya atılan Genel Görelilik Kuramı, kütle çekimi ile ivmeli hareketlerin özel görelilikle birleştirilerek açıklanmasını sağlayan bir fizik kuramıdır. Genel Görelilik Kuramı’ndan bahsederken her ne kadar Einstein’ın bu çalışmasının bir fizik bilimi ile ilgili olduğu söylense de, aslında bu kuram insanlık tarihinde birçok düşüncenin yıkılmasını, bazılarının kabul görmesini ve yepyeni düşüncelerin ortaya çıkmasını sağladığı için felsefe ile de yakından ilgilidir.

Genel Görelilik Kuramı günümüzde birçok insanın düşündüğünün aksine Kütle Çekim Kuramı olarak bilinen Newton Yasaları’nı tamamen ortadan kaldırmamıştır. Günümüzde “ince duyarlılık gerektirmeyen” fizik uygulamalarında Newton’un Kütle Çekim Kuramı, hala geçerliliğini korumaktadır. Ancak burada bahsedilen hassas duyarlılıkların daha iyi anlaşılması için örnek vermek gerekirse; ABD’nin Ay’a astronot gönderişinde yapılan hesaplamalarda Newton Yasaları ile değil, Einstein’ın formülleri kullanılmıştır. Ancak Newton fiziğinde en önemli ve öncelikli değer F yani kuvvetken, Genel Görelilik Kuramı’nda öncelik ve önem M yani kütleden yanadır.

Genel Görelilik Kuramı, yerçekimi ile ivmeli hareketin birbirinden ayrı olarak incelenemeyeceğini ve bu iki bileşenin etkisinin eşit olduğunu kabul etmektedir. Einstein’ın bu kuramı bu iddia ile bilimsel olarak kütlenin, içinde yaşadığımız “uzak-zamanı” da etkilediği ve kütlenin etkisi ile uzay-zamanın büküldüğünü ortaya çıkartmıştır. Ayrıca Newton’un Kütle Çekim Kuramı ile tüm bilimadamları yerçekimini bir kuvvet olarak hesaplarken, Genel Görelilik Kuramı ile yerçekiminin bir kuvvet olmadığı anlaşılmıştır.

Genel Görelilik Kuramı yerçekiminin kuvvet olarak incelenmemesi gerektiğini, uzay-zamanın sahip olduğu geometrik eğriliğin doğal bir sonucu olarak yerçekiminin oluştuğunu kabul eder. Einstein Genel Görelilik Kuramı ile 20. yüzyılın ilk çeyreğinde hayal dahi edilemeyecek öngörülerde bulunmuş ve yaptığı çalışmaların matematiksel sonuçlarının tamamı ispatlanmış olsa dahi birçok bilimadamı ortaya çıkan gerçeklere inanmakta zorluk çekmiştir. Özellikle Einstein’ın zamanın da göreli olduğunu iddia etmesi, birçok insanın kafasının büyük oranda karışmasına neden olmuştur.

Kütlenin tıpkı uzayı büktüğü gibi zamanı da aynı şekilde etkilediğini ortaya çıkartan Genel Görelilik Kuramı, bu döneme kadar bilimsel olarak bir “sabit” olarak kabul edilen zamanın da aslında göreceli yani gözlemciye göre farklı şekilde algılanabilen bir kavram olduğunu ortaya çıkartmıştır.

Rahnansaika