Düşünce ve ifade özgürlüğü

Doğrudan insan haklarını ilgilendiren bir kavram olan düşünce ve ifade özgürlüğü, doğuştan sahip olunan ve insan olmanın bir gereği olarak kabul edilen “temel bir haktır”. Düşünce ve ifade özgürlüğünün her bireyin doğuştan gelen hakkı olduğu düşünüldüğünde, toplumsal açıdan bu kavramın demokrasi çerçevesinde ele alınması da söz konusudur. Çoğu düşünür demokrasinin bir gereği olarak gördüğü düşünce ve ifade özgürlüğüne her insanın eşit derece sahip olduğunu ifade etmiştir. Her insanın “hiç bir müdahaleye maruz kalmadan dilediği biçimde düşünebilmesi” gerektiğini ifade eden düşünce ve ifade özgürlüğü, belki de günümüz dünyasından adından en çok söz edilen ancak uygulamada en az karşılaşılan kavramdır.

Bu hakkında tek başına düşünce özgürlüğü olarak ifade edilmemesi pek de rasyonel değildir. Zira bu temel hak kişinin kendi zihninde bir takım düşüncelere dalmasına ilişkili değildir. Çünkü bir insanın neler düşündüğünü ancak kendisi bilebilir ve bu konuda da kişilere dilediğini düşünebilme hakkı tanınması oldukça mantıksız bir yaklaşım olacaktır. Bu nedenle düşünce kadar ifadenin de önemini belirtmek için “düşünce ve ifade özgürlüğü” şeklinde bu hakkın kişinin sözlerini dillendirmesiyle de ilişkili olduğu vurgulanmalıdır. Her insan fikirlerini açıkça ifade etme, tartışma, başkalarıyla paylaşma ve basın yayın organlarıyla yayımlama hakkına sahiptir ki, düşünce ve ifade özgürlüğü kavramı da bu hakkı tanımlamaktadır.

Ülke, din, dil, ırk ve diğer tüm kavramlardan bağımsız olarak dünya üzerindeki her insan, doğduğu andan itibaren insan olmanın getirdiği hakla her türlü bilgiyi ve düşünceyi söz ya da yazı ile ifade etme hakkına sahiptir. Kişinin sahip olduğu düşünce ve ifade özgürlüğü herhangi bir konuya da bağlı değildir. Kişi istediği her alanda düşüncelerini ifade edebilir ya da en azından ifade edebilmeli ve dilediği konuda araştırma yapabilir. Anayasa ile düşünce ve ifade özgürlüğünün “gerçek anlamda” korunabilmesi için yasal metinlerde “ancak” ibaresinin geçmemesi gerektiği de yaygın olarak ifade edilir. Herhangi bir yasal düzenleme ile düşünce ve ifade özgürlükleri tanımlanırken ilgili metinlerde “ancak” ifadesinin kullanılması ortaya belirli bir şart koyacağından ya da yasak tanımlayacağından, düşünce ve ifade özgürlüğü kavramının anlamıyla çelişecektir. Bu nedenle “ancak” ifadesinin yer aldığı herhangi bir metinin gerçek anlamda düşünce ve ifade özgürlüğü ile bağdaşmayacağına dair bazı görüşler bulunmaktadır.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün tanımlanması esnasında “ancak” kelimesinin kullanılması, insanların temel hak ve inançları aşağılayacak şekilde ifadelerde bulunmaması için bir takım sınırlar çizmek için tercih edilebilir. Bu aşamada kullanılan “ancak” ibaresi yasak ya da şart koşmak için değil, düşünce ve ifade özgürlüğünün hangi aşamada “hakarete varacağını” belirtmek için kullanılır. Zira insanların düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahip olması bir başka insanı ya da toplumu aşağılama hakkına sahip olduğu anlamına gelmemektedir.

Rahnansaika