Dil öğrenme teknikleri

Anadilini ne kadar etkin ve hızlı bir şekilde kullanırsa kullansın, her insan yabancı bir dili öğrenme konusunda ilk zamanlarda zorluk yaşar. Çoğu zaman dil öğrenme konusunda zorlanan kişiler etrafındaki yakın arkadaşlarının aynı dili çok hızlı bir şekilde öğrendiğini görür ve bu durum da kişide bazı insanların dil öğrenmeye “doğuştan kabiliyetli” olduğuna dair görüşler gelişmesine neden olur. Oysa modern psikoloji ve nöroloji gibi insan beyni üzerine çalışma yapan bilim dallarının son yıllarda edindiği bilgiler, her insanın “farkında dahi olmasa” üstün bir öğrenme kapasitesi olduğunu ortaya çıkartmıştır. Bu nedenle bazı insanlar dil öğrenmeye doğuştan yetenekli değil, yalnızca “kendileri için uygun olan” öğrenme yolunu bulma konusunda şanslı ya da kabiliyetlidir.

Temel olarak üç tip öğrenme şekli olduğu kabul edilir: görerek, işiterek ve dokunarak. Bu aşamada görsel öğrenme bazı insanların istenen dili çok hızlı bir şekilde öğrenmesine neden olurken, kimileri için bu öğrenme tarzı dil öğrenilmesini daha da zor hale getirmektedir. Bu sebepten ötürüdür ki, her insanın öncelikle kendisi için uygun olan öğrenme tekniğini keşfetmesi gerekir. Tüm hayat boyunca durmadan yeni şeyleri kayıt eden ve işlem kapasitesi dahi kesin olarak saptanamayan bir beynin efektif bir şekilde kullanılmasını öğrenmek yalnızca dil öğreniminde değil, hayatın her aşamasında kişinin avantaj sahibi olması manasına gelmektedir.

Dil öğrenme teknikleri üzerine uzun uzun düşünerek bu işin doğuştan gelen bir kabiliyet sayesinde ya da pahalı kurslara gidilerek yapılacağına dair önyargılar geliştirilmemesi gerekir. Zira kişinin tek yapması gereken görselliğin ön planda tutulduğu bir stil ile yabancı dil eğitimi almaya başlamak ve belirli bir süre sonra başarısız olduğunu görüyorsa öğrenme stilini değiştirmektir. Yabancı dil öğrenirken en çok zorlanılan alanlardan biri olan kelime dağarcığının geliştirilmesi, ilk aşamada büyük oranda ezbere dayanır. Bu süreç içinde kimi insanlar öğrenmesi gereken kelimeleri sıraları bir şekilde 5’er ya da 10’ar defa yazarken, kimi insanlar da bu kelimelerin telaffuzunu dinlemeyi tercih eder. Burada hangi yöntemin benimseneceği, kişinin kendisinin denemesi gereken ve elde edeceği sonuçlara göre en uygun seçeneği seçmesi gereken bir durumdur.

Kısacası dil öğrenme teknikleri üzerine araştırma yapanların, “mucize” olarak tabir edilen uygulamalar olmadığını ve birkaç saat içinde ya da hiçbir çaba sarf etmeden yabancı dil öğrenmenin mümkün olmadığını unutmaması gerekir. Muhakkak “her insan gibi” yabancı dili iyi bir seviyede öğrenmek için çalışılması gerekir. Kişinin kendisi için en verimli çalışma yöntemini benimsemesi, elde edeceği sonucun da tatmin edici olmasını sağlayacaktır.