Büyük İstanbul Depremi

10 Eylül 1509 tarihinde gerçekleşen ve yarattığı hasarın muazzam boyutta olması nedeniyle İstanbul halkının küçük kıyamet manasına gelen “Kıyameti Suğra” olarak isimlendirdiği Büyük İstanbul Depremi’nin İstanbul ve çevresinde 10 binin üzerinde cana mal olduğu tahmin edilmektedir. Merkez üssü Marmara Denizi’nde Adalar açıkları olduğu tahmin edilen Büyük İstanbul Depremi esnasında 70 kilometre uzunluğunda bir hattının kırıldığı düşünülmektedir. Bazı tarihi kayıtlarda Marmara Denizi’nde boyu 6 metreyi bulan tsunami dalgaları oluştuğunu yazmaktadır. Jeologlar yaptığı araştırmalar sonucunda günümüzde Yalova’ya bağlı olan Çınarcık havzasında geniş bir çöküntü olduğu ve bu jeolojik oluşum ile Büyük İstanbul Depremi’nin tarihinin birbiri ile uyuştuğunu keşfetmiştir.

1509 yılında gerçekleşen Büyük İstanbul Depremi benzeri görülmemiş bir biçimde İstanbul ve çevresinde büyük yıkıma neden olmuştur. Tarihi kayıtlarında incelenmesi sonucu Büyük İstanbul Depremi’nde yaklaşık olarak 13 bin insanın yaşamını yitirdiğini tahmin edilmektedir. Büyük İstanbul Depremi’nin gerçekleştiği tarihte İstanbul nüfusunun yaklaşık olarak 160 bin olduğu düşünüldüğünde, şehir nüfusunun neredeyse %10’u deprem nedeniyle canından olmuştur ki, bunun haricinde depremde ciddi derecede yaralananlar da düşünülmelidir. Binin üzerinde evin yıkıldığı Büyük İstanbul Depremi’nde diğer birçok yapı da kullanılmayacak derecede ağır hasar almıştır.

Osmanlı İmparatorluğu Hanedanı’ndan bazı önemli kişiler de Büyük İstanbul Depremi’nde vefat etmiştir. Depremin çok şiddetli olması nedeniyle İstanbul ve çevresinde bazı coğrafi oluşumlar da şekil değiştirmiştir. Yerden su ve insanları hayrete düşürür bir biçimde kum fışkırmasına neden olan Büyük İstanbul Depremi ayrıca bazı bölgelerde derin yarıklar oluşmasına da sebep olmuştur. Topkapı Sarayı, Fatih Camisi, Edirnekapı, Anadolu Hisarı, Konstantin Surları, Rumeli Hisarı, Kızkulesi, Galata ve Pera gibi tarihi oluşumlar da Büyük İstanbul Depremi’nden etkilenmiş ancak  mimarileri sebebiyle yıkılmamıştır.

Eskiden kalma şehir surlarına çarpan tsunami dalgalarından birçok farklı kaynakta bahsedilmektedir. Galata ve İstanbul’un çeşitli yerlerindeki surları aşan dev dalgaların şehrin iç kısımlarında dahi ciddi hasara sebebiyet verdiği tarihi kayıtlarda geçmektedir. Büyük İstanbul Depremi sonrası Sultan 2. Bayezid şehrin yaralarını sarmak için bir ekip oluşturmuştur. İstanbul ve çevre illerden gelen 3 bin ustabaşı, 65 binin üzerinde işçi ve 10 binin üzerinde yardımcı imar işleriyle uğraşmış ve İstanbul’daki yapıların onarılmasını sağlamıştır. Bu dönemde Osmanlı halkından özel bir deprem vergisi de alınmıştır ki, bu geniş ekibin çalışmalarının maliyeti de bu vergiler sayesinde karşılanmıştır. Bu kadar geniş bir alanda pek çok yapının hasar görmesi, deprem sonrası yapılan onarım çalışmalarının bir yıldan uzun bir süre boyunca devam etmesine neden olmuştur. Deprem sonrası oluşan artçılar aylar boyunca devam etmiş ve gerek maddi gerek manevi hasarın boyutunu arttırmıştır.

Rahnansaika