Barutun icadı

Barut hızlı basınç değişimlerinden etkilenmeyen bir yapıya sahip olduğu için patlayıcı özellik gösteren bir karışımdır. Her ne kadar insanoğlu yüzyıllardır barutu bir patlayıcı olarak kullansa da, aslında çok yavaş ayrışan barut iyi bir patlayıcı değildir. Patlama özelliğinin düşük olmasından dolayı Orta Çağ’ın sonlarından itibaren toplarda “itici güç” olarak kullanılmıştır. Devam eden dönemde silahlarda da kullanılan barut, top ve silah namlularına zarar vermeden merminin ya da güllenin itilmesini sağladığı için kısa süre içinde dünya genelinde kabul görmüştür. Bilinen insanlık tarihinde barut ile ilgili ilk yazılı metin ise M.S. 800’lerde yazılan Taocu Çin nüshalarıdır.

Barut üzerine ilk çalışmalar yapan Çinliler, 8. yüzyıldan itibaren barutun hem yanıcı hem de itici bir özelliğe sahip olduğunu öğrenmiştir. 1040 yılında Çinli Wujing Zongao tarafından yazılan askeri bir kitapta da barut formülü hakkın bilgi bulunmaktadır. Çinliler tarafından “Uçan Ateş” olarak adlandırılan barutun askeri bir silah olarak kullanılması üzerine çalışmalar 9. yüzyılda başlamıştır. İçine barut konan gülleleri bir mancınık yardımıyla fırlatan ve uzak mesafeleri vurmayı başaran Çinliler, böylece askeri açıdan çok büyük bir avantaja sahip olmuştur. 11. yüzyıldan itibaren formülü ve uygulaması geliştirilen barut, bambudan yapılan toplarda kullanılmıştır.

Barutun formülü üzerine Orta Asya coğrafyasında birçok medeniyet çalışmış ve ideal barut karışımı olan %75 Gülerçine, %10 Kükürt, %15 yumuşak odun geliştirilmiştir. Moğollar ve Song Hanedanlığı bilinen insanlık tarihinde barutu “metal borulu” toplar ile kullanan ilk toplum olmuştur. 13. yüzyıldan itibaren barut ile tanışan Arap Yarımadası kısa süre içinde bu yeni teknolojiyi benimsemiş ve formülün daha da geliştirilerek baruttan çok daha fazla enerji elde etmeyi başarmıştır. Günümüzde birçok tarihçi barutun Avrupa coğrafyasına İpek Yolu tüccarları tarafından getirildiğini düşünse de, aslında Avrupalı toplumların barut ile nasıl tanıştığına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

19. yüzyıla kadar barut üzerinde birçok bilim insanı çalışmalar yapmış ve ideal barut karışımını geliştirmeye çalışmıştır. 1846 yılında İtalyan bilimadamı Soprero, Fransız Böttger ve İsveçli Schönbein gibi isimler barut üzerine araştırmalar yaparak “Nitrogliserin ve Nitroselüloz” gibi yeni barut türevleri icat etmiştir. 1886 yılına gelindiğinde ise askeri açıdan bir devrim niteliği taşıyan ilk “dumansız barut” Fransız kimyager Vielle tarafından icat edilmiş ve bu yeni barut çeşidi birçok silahta kullanılmıştır. Günümüzde ideal barut karışımı; %75 Potasyum Nitrat(KNO3), %15 Karbon(C) ve %10 Kükürt(S) olarak kullanılmaktadır. Barut karışımında Potasyum Nitrat yerine Sodyum Nitrat(NaNO3) da kullanılmaktadır. Ayrıca barutun patlatıcı ve itici gücünün oluşmasını sağlayan Karbon için çoğunlukla yüksek Karbon bileşimine sahip olan kömür tercih edilir.

Rahnansaika