Babil uygarlığı

İnsanlık tarihinin beşiği olarak isimlendirilen Mezopotamya’nın en önemli merkezlerinden biri olan Babil şehrinden adını alan Babilliler, Eski Sümer ve Akad İmparatorluklarını da kapsayan oldukça geniş bir coğrafyada yaşamıştır. Merkezi günümüzde Irak olarak adlandırılan bölgedeki El-Hilla şehrinde kurulan Babil medeniyeti, bilinen insanlık tarihinin en mistik toplumlarından biri olduğu için bugün dahi bilim insanlarının üzerinde araştırmalar yaptığı bir toplumdur. Ayrıca ünlü Babil Kralı Hammurabi tarafından yazdırılan “Hammurabi Kanunları”, günümüze dek bozulmadan gelen ve M.Ö. 1700’lere dair bilgi edinilmesini sağlayan son derece önemli bir tarihi belgedir.

Babil medeniyetinin ilerleyen dönemlerinde kurulan Kuzey Babil Devleti’nin merkezi, ülkemizde Şırnak ilindeki İdil ilçesindedir. İdil’de bulunan Babil Köyü, bilinen medeniyet tarihinin en önemli uygarlıklarından biri olan Kuzey Babil’e ev sahipliği yaptığı için günümüzün en önemli arkeolojik alanlarından biridir. Büyük bir çoğunluğu “Sami” ırkından gelen Babilliler gerek çok tanrılı inanç sistemleri gerekse de sosyal hayatın düzenlenmesine dair geliştirdikleri hukuk sistemleri ile insanoğlunun tarihsel gelişiminin en önemli parçalarındandır.

Bilinen insanlık tarihinin başlangıcı yazının bulunması ile başlar ve bilinen en eski yazının da Sümerler tarafından geliştirildiği “kabul edilir”. Sümerler tarafından kullanılan pişirilmiş kil tabletler üzerine yazılan bazı metinleri inceleyen arkeologlar, M.Ö. 5 binlere kadar uzanan tarihlendirmeler dahi yapmıştır. Sümerler tarafından kullanılan ve bilinen ilk yazı sistemi olarak kabul edilen bu yazı, çoğunlukla resim benzeri figürlerden oluşmaktaydı. Devam eden dönemde Babilliler tarafından da kullanılan bu yazı sistemi geliştirildi ve “çivi yazısı” olarak tanımlanan yeni bir formata dönüştü. Babilliler geliştirdikleri yazı sistemi ile dini konulardan matematiksel hesaplamalara, hukuki tanımlamalardan bilimsel konulara, sosyal hayata dair olaylardan tarımcılığa kadar birçok konuyu kayıt altına almıştır.

Babilliler denince akla gelen ilk isimlerden olan ve günümüzde birçok komple teorisyeni tarafından “kıyamet senaryoları” ile özdeşleştirilen Marduk, Babil medeniyetinin inandığı tanrılardan biriydi. Babil medeniyeti her ne kadar çok tanrılı bir inanç sistemine sahip olsa da, Tanrı Marduk en büyük tanrı olarak kabul ediliyordu. Marduk’un Ejderha Tiamat ile yaptığı savaşı kazanmasının ardından yeryüzünü ve insanoğlunu yarattığına inanan Babilliler, Sümerlerin yaradılış destanı olarak bilinen Gılgamış benzeri efsanelerden bahsederdi. Bu nedenle Babillerin inandığı çok tanrılı inanç sistemi ve birçok tanrısal destanın büyük oranda Sümerlerden gelme olduğu söylenebilir. Babilliler Tanrı Marduk’u en büyük tanrı olarak kabul ederken bir yandan da ay, gökyüzü, güneş, su ve toprak tanrısı gibi birçok diğer tanrı ve tanrıçaya da inanmaktaydı.

Rahnansaika